
Bir insanın bir hayvan, özellikle
de kurt biçimine girebilmeye yetenekli olması, kurt adam söylencesinin
çıkış kaynağı hakkında yeterli bir açıklama değildir. Çok eskiden beri
çeşitli kaynaklarda ve toplumlarda kurt adam öykülerine rastlanmaktadır.
Farklı coğrafyalarda yaşayan insan topluluklarında sadece kurt adamlık
değil çeşitli insan hayvan karışımı yaratıklarada rastlanmaktadır.
İskandinavların ayı adamları, Kızılderililerin bizon
adamları, Afrikalıların sırtlan adamları, Türklerin itbarakları,
ve İstanbul’un kedi kadınları bunlara örnektir.
Tarihte Kurtadamlık
Eski Yunanlılar ve Karadeniz’in kuzey kıyılarına yerleşmiş İskitler, bölge yerlileri Neurianları sihirbaz olarak kabul ediyorlardı. Bu olağan üstü büyücülerin her yıl birkaç gün için kurda dönüştükIerine inanıyorlardı.Tarihin babası olarak nitelendirilen M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan eski Yunanlı Herodot ise dilediklerinde kurda, dilediklerinde insana kolayca dönüşebilen bir insan türünden söz etmektedir..
Bir görüşe göre yüzyıllar önce,
insanlığın erken tarihlerinde kurt adam doğal olmayan bir istekle insan
etine açlık duyan bir canlı türü olarak kabul edilirdi.Bu insan, çeşitli
büyülerin yardımıyla dilediğinde yırtıcı bir kurda dönüşmenin bir
yolunu bulmuştu.
Eskilerin söylediğine göre, kurda
dönüşen kişi insan sesini ve insan gözlerini muhafaza eder. Ancak vahşi
dört ayaklı kurdun kuvvet ve kurnazlığını taşırdı. Kurtadamın kim
olduğunu ses ve gözlerinden tanımak mümkündü.
Biçim değiştirerek kurda dönüşmek
olayından, Roma edebiyatında bir büyü işi olarak söz edilir. M.S. 1.
yüzyılda eser vermiş Vergilius, bu söylenceden söz eden
ilk Latin ozanıdır. Bunu Propertius, Servius,
ve Petronius izlemiştir. Petronius, M.S. 54-68 yılları
arasında Neron dönemi Roma’sının saray eğlence müdürüydü. Satyricos adlı
kitabında hiciv, macera ve fantezi dolu bir kurt adam öyküsü de vardır.
Eski Yunan ve Roma geleneğinde bir
insanın kurda dönüşmesi, bir ceza olarak simgeleniyor. Böyle bir
olayı M.S. 64-113 yıllarında yaşamış olan Plinius şöyle anlatıyordu: “Tanrılara
insan kurban etme törenlerinden birinde kurban gölün kıyısından alınır.
Ancak kurban kaçarak karşı kıyıya yüzdü. Karaya çıktığında kurda
dönüşmüştü. Bundan sonraki 9 yıl boyunca yanında bir grup insanla
kırlarda dolaştı. Eğer bu süre içinde insan etine yaklaşmazsa yeniden
insan olacaktı. Nitekim kurtuldu ama hayatının 9 yılını kurt olarak
yaşadı. “Günahı yüzünden ceza olarak kurt adama dönüşen birinin öyküsünü de M.Ö.
43-M.S. 18 tarihleri arasında
yaşamış Ovidius anlatır. Metamorphoses(Değişimler) adlı uzun şiirinde,
yaradılıştan Sezar’a dek olan dönemdeki mucizevi değişimlerden söz eder.
Romalı ozan Ovidius, Arkadya’nın mitsel, kralıLyeaon’un öyküsünü
anlatır: “Tanrılar tanrısı Olimposlu Jupiter Lycaon’u denemek için
kılık değiştirip onun sarayına yemeğe gider. Lycaon da onun Tanrı olup
olmadığım anlamak için insan etinden yemek ikram eder. Jupiter bunu
anlayınca ceza olarak Lycaon’u kurda çevirir. O da bu kimlikle sonsuza
dek kalır ve çevreye korku salar.” M.Ö. 4.
yüzyıl civarında Eflatun ve M.S. 2. yüzyıldaPausanias da hemen hemen
aynı türden değişim öyküleri anlatarak aynı noktada buluşuyorlardı.
15. ve 16. yüzyıllarda kurt adama
dönüşme inancı, tüm Avrupa ’da büyücülük ve cadılıkla aynı kefeye
konuyordu. Özellikle Fransa ve Almanya’da kurt adam olduğundan şüphe
edilen biri, acımadan yakılır ya da asılırdı.
Nitekim kurt adam avı dinsel duygular
adına yapılırdı. Büyücü ve “kurt adam mahkemeleri” bugün bile
anlatılmaktadır. Sözgelimi 100 yıldan daha fazla bir
süre, 1520-1630 yıllarında Fransa’nın yaklaşık 30.000 kurt adam olayıyla
sarsıldığı bilinmektedir.
Kurt Adamlığa Dair Çeşitli Örnekler
1573′te Fransa ‘da Dijon yakınlarındaki
Dôle’ de, GilIes Garnier adında bir “kurt adam” köye zarar vermek ve
küçük çocukları “yemekle” suçlanmıştı. Suçunu itiraf edince de kazığa
geçirilerek yakılmıştı..
1598′de yine Fransa’da Caude
yakınlarındaki ıssız ve vahşi bir yörede birkaç Fransız köylüsü, 15
yaşındaki bir erkek çocuğunun cesedini buldu. Çocuk.korkunç bir şekilde
parçalanmıştı ve her yerinden kanlar fışkırıyordu. Bir çift kurt da
cesedi yiyordu. Uzaktan köylüler görününce kaçıp ağaçlıkların arasında
kayboldular. Köylüler “kurtları” izlediler ve bir çalılığın içinde
sinmiş, yarı çıplak bir adam buldular. Uzun saçlıydı. Bakımsız, uzun bir
sakalı, sanki pençe görünümünde uzun ve kirli tırnakları vardı.
Aralarında pıhtılaşmış kanlar ve insan eti parçaları görülüyordu. Adam,
Jacques Rollet adında bir ruh hastasıydı. Köylüler gelip de kaçmadan
önce cesedi parçalıyordu. Aslında ortada kurt filan yoktu. Adamlar o
andaki heyecanlı halleriyle bu ruh hastası adamı bir kurt adam olarak
algılamış olabilirler. Fakat bunu anlayabilmek olanaksızdı. Ama şurası
kesindi ki, Rollet kendini bir kurt gibi hissediyordu. Bu kuruntunun
etkisi altındayken birçok insanı parçalayıp yemişti. Sonuçta ölüme
mahkûm edildi. Fakat Paris Mahkemesi kararı bozdu. Onu bir akıl
hastanesine gönderdi. Burası idam edilmeyen kurt adamların kapatıldığı
bir yerdi!
20. yüzyıl
Kurtadamlara ilişkin olaylar eskisi
kadar yoğun olmamakla birlikte zaman zaman bu tür olaylardan söz
edilmektedir. Örneğin I. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce üç kurt
adamın ele geçirildiği öne sürülmektedir.
1925′te ise Fransa’nın Strazburg kenti
yakınlarındaki bir köyün halkı, köyden bir çocuğun kurt adam olduğuna
ilişkin tanıklık ettiler. 5 yıl sonra Bourg-Ia-Reine’de de bir kurt adam
korku saldı. Pierre van Peasen, 1939′da yayımladığı, Bizim çağımızın
Günleri adlı kitabında bu olaya değiniyordu.
1946′de Kuzey Amerika’nın en eski
Kızılderili kabilelerinden biri olan Navajo’lara “dört ayaklı bir katil”
musallat oldu. Bu garip yaratık hep dolunay zamanı ortaya çıkıyordu.
1949′da Roma’da bir polis ekibi, garip
davranışlı bir adamı izlemekle görevlendirildi. Adam, kurt adam psikozu
içindeydi. Düzenli olarak her dolunay döneminde kontrolünü kaybediyor ve
ürkünç bir şekilde uluyordu.
1957′de Singapur’da polisler, benzeri
bir olayı izlemek için görevlendirildiler. Çünkü, bir yatılı kız okuluna
sürekli olarak bir kurt adamın saldırdığı iddia ediliyordu. Kızlardan
biri bir gece, baş ucunda duran birisinin varlığıni hissederek gözlerini
açtı. Karşısında saçları burnuna kadar düşen, uzun ve sivri dişli,
korkunç görünüşlü bir adam duruyordu. Fakat olayın ardındaki gizem
çözülemedi.
1975′te İngiliz gazeteleri,
Staffordshire’ın Ecc1eshall köyünde yaşayan 17 yaşındaki bir gencin
olağanüstü haberleriyle dolup taşıyordu. Delikanlı, kurt adama dönüştüğü
inancı içindeydi. Bu zihinsel acılarına kalbine sapladığı bir bıçakla
son verdi. Delikanlının yakınlarından biri şöyle diyordu: Ölmeden çok
kısa bir süre önce bana telefon etti. Yüzünün ve ellerinin renk
değiştirdiğini ve giderek kurt adama dönüştüğünü söyledi. Az sonra sesi
giderek homurtuya dönüştü.”
İstanbul’un Kedi Kadınları, Kurt Adamları
İstanbul’un kedi kadınlarından söz
eden Amerikalı romancı ve senaryo yazarı Guy Endore’dir. Endore, Kedi
kadınlardan bahsettiği ilk baskısını 1934 yılında yaptığıParis’in Kurt
Adamı adlı kitabında kurgusal bir öyküyü anlatmaktadır. 1870 yılının
komün ayaklanmasında geçen öykü kurt adamlar konusunu ayrıntılı bir
araştırma ile desteklemektedir.
İstanbul’un kedi kadınları hakkında şunları söylemektedir Endore: “Bir
saç tokası kullanarak pirinç tanelerini yerler ve bilirler ki
yaratıkların kurdukları sofrada karınlarını iyice dolduracaklardır”
Amerikalı yazar Endore bir korku romanı
yazıyor ve elindeki folklor malzemesini buna göre yorumluyor, kurguluyor
ve abartıyor.Yazar büyük bir olasılıkla Kedi kadınlar diye
folklorumuzda ve masallarımızda geniş bir yer tutan her kılığa giren
cadılardan ve cadı kadınlardan bahsetmektedir kendi savına uygun olarak.
Sonuç
Halihazırdaki bilimsel bilgiler, kurt
adam olayında olduğu gibi bir insan formunun bu kadar kısa zamanda bir
başka biçime dönüşmesinin kesinlikle olanaksız olduğunu ortaya koyuyor.
Dolayısıyla kurt adam efsaneleri tümüyle cehalet ve kuruntu üzerine
kurulmuş olabilir. Fakat yine de yüzlerce yıldır bildirilen bu tür
olayların gözardı edilemeyeceği belirtiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder